6 Temmuz 2015 Pazartesi

Eşyalar Toplanmış Doruk Gitmiş


Bu minik adamın benden çok eşyası var!

Yazın ortasına gelmemiz sebebiyle Doruk'u yazlığa, annemlerin yanına götürdük hafta sonu.. Doktorlarımızın da dediği gibi güneş, deniz suyu ve en önemlisi temiz hava onun gelişimi için çok çok iyi olacak.. Zaten burda akşamdan akşama görüyor çocuk beni, dört duvar arasına hapsetmek olmaz minik kuzumu.. Aslında aklımda bir sürü soru işaretiyle gittim ne yalan söyleyeyim. Ya şöyle olursa, ya böyleyse, ya oysa, ya buysa, falansa filansa... Ne gerek varmış canım büyütmeye, oğlum emin ellerde işte.

Yolculuğumuz nasıl geçecek, denizi sevecek mi, banyoda yine problem yaşayacak mıyız, sinek, böcek, ARI, beslenme durumu???

Öncelikle çok rahat bir yolculuk geçirdik.. Sağ olsun kuzum bize hiç problem çıkartmadı. Çok şükür ki oto koltuğunu seviyor(kucakta yolculuğa karşıyım, doğduğundan itibaren ana kucağında bindirdim daha sonra oto koltuğuna terfi ettik, mutluyuz). Aşırı eşya sebebiyle orta koltuğa sabitledik ve daha keyifli yolculuk yaptığı fark ettim. Arka ortanın onlar için daha güvenli olduğunu okumuştum ama denememiştim hiç, gerçekten daha güvenli ve keyifli duruyordu. Doruk oldum olası gezmeyi çok seviyor zaten, anne karnında gezmeye başlamıştı kuzum, sonra da kırkını bir uçurduk daha da kimseler tutamadı bizi :) Sabah 5 civarı eve vardığımızda ben nereye geldim diyerek meraklı meraklı her yeri inceledi, dedesine kavuştuğu için mutlu mutlu bakındı ve biz uykusuzluktan bayılırken o sevinç çığlıkları atıyordu :)

Sabah denizle ufak bi tanıştırma seansı düzenledim, ayaklarını sokayım dedim ama su buzzz gibi.. Ben dondum çocuk ne yapsın :) Birazcık ıyk mıyk dedikten sonra gezindik ettik.. Herkesler pek bi sevdi oğlumu, bırakıp gideceğimi de şaşırdılar. Temiz hava şart, her şey onun sağlığı için, iyi olacak inşallah..
Uykular şaştı tabii, çarptı çocuğumu temiz hava, uyumaz oldu :) Akşam üstü 17:00 civarı denize götürdük, küçük beyin kendi koltuğu, havuzu, osu busu derken bir sürü eşyayla indik yine sahile :) Evden çıkmadan bir güzel kremlendik tabii, burnumuzun ucuna kadar sürdüm kremi :)
Sanki 40 yıldır gelir sahile, hemen kumlara oynamaya başladı ve yedi tabii ki. Dur oğlum o taş, yenmez o ay kumu yeme çıkart çabuk falan dinlemedi miniğim.. Havuzu deniz suyuyla doldurup sıcak su ekledik ılınması için. Bizim suyu sevmeyen paşa çıkmak istemedi içinden. Tek sıkıntı oyuncaklarını sürekli ağzına götürüyor, acaba enfeksiyon falan kapar mı? Kafamızda bu var şimdi.. Oyuncu Doruk aşağıda :)





Neyse baktık adam eğleniyor, oh oh maşallah.. Sanırım suyu da sevdi, banyoda falan gıkı çıkmadı. Bu duruma çok sevinebilirim zira bir yıkanması vardı ki apartmandakiler çocuğa işkence ediyoruz zannediyordu :) Banyo sonrası acaba balkonda üşür mü falan dedim de aa ondan koru bundan koru bu çocuk nasıl büyüyecek diye attım balkona :) Gelene geçene bakıyor, keyfi yerinde paşamın. Zaten karşımızda da Doruk'tan 2 hafta büyük Kayra var ikisi birden bağrınıyor, bazen ses nerden geliyor ben bile karıştırıyorum :)
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşümüzü de yaptık, tam sevdiği gibi sevine sevine gezdi durdu paşacım.
Pazar günü ayrılık günüydü, sanki biliyor gibi kucağımda sarıldı hep bana. Yanında ağlamamaya çalıştım, hep anlattım ona bak biz babayla gideceğiz ama ben hafta sonu tekrar geleceğim, anneanneyle dede sana çok güzel bakacak, burada ablalar abiler seninle oynayacak, beraber denize gireceksiniz.. Hep güldü.. Biz giderken uyusun istemiyordum, arkamızdan el sallasın onuz bırakıp gittik düşünmesin istiyordum ama çok uykusu geldi kuzumun, kıyamadım. Yine de el salladık o içeri girerken, biz gideceğiz sen uyandığında bizi göremeyebilirsin diye anlattık yine.. Aramamış zaten uyandığında, insan azıcık merak eder di mi nerde bunlar diye :) Ah ah nerdeeee :)
Yazlıktan bir arkadaşım da bizimle dönüyordu, iyi ki vardı yoksa ben yol boyunca ağlardım herhalde. Onla hep muhabbet ettik, güldük eğlendik. Mola yerinde bir ufaklık buldum azıcık sevdim, şansa vapurda da denk geldiler. Beni bilen bilir tam bir çocuk sevdalısıyımdır. Gördüğüm bütün çocukları sevme kapasitesine sahibim, öpmem yalnızca koklarım! Ufaklığın annesine demiştim, ben oğlumu bıraktım falan filan diye ama inanmayabilir insanlar çok normal, beni bir daha vapur sırasında görünce aha geldi psikopat, kesin bunun çocuğu yok yalan söylüyo, anaaam ne yapsak da çocuğu kurtarsak diye düşünüyo olabilirlerdi yani :) Neyse ki çok iyi insanlarmış, pek bi sevdim Metehan'ı, 14 aylıkmış o da. Ve bingo, alerjikmiş o da.. Çekiyorum ben çekiyorum, kendimi de tebrik ediyorum :) Kuzucum kafasını omzuma bir koydu ki ahh dedim o an geri dönüp Doruk'a koşasım geldi..

Eve gelene kadar alışmış gibiydim duruma da salonun ortasında kalan o oyuncak şıp şıp şıp biriken bütün yaşları akıttı bir anda! Evlat demek yürekte sızı demekmiş.. Allah yokluğunu göstermesin.. En kötü ayrılığımız böyle olsun inşallah.. Kalan bodylerini koklamakla geçirdim gecemi, odasına girip girip bakıyorum yatağına.. Minik kuzu keyfin yerinde biliyorum, anneannen ve deden sana benden iyi bakıyor onu da biliyorum ama özlüyorum be oğlum.. Sen mutlu ol orda, keyfini çıkart..
Seni çok ama çok seviyorum..
Az kaldı, hemen geleceğim yanına..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder