10 Eylül 2015 Perşembe

Hastane Günlükleri - 2

Pazar günü istifra ve ishal olunca ve miktarca fazlalaşınca İstanbul'a gitmeye karar verdik, en iyisi olacaktı Doruk için.. Benim kafamda soru işaret kalmayacaktı. Pazartesi sabahı çıktık yola, Doruk bi canlanıyo bi durgunlaşıyordu.. Yine yeme reddi, reflünün hortladığını tahmin ettim de seviyesini bilemiyordum tabi..
15.15 feribotuna son araba olarak biniş yaptık, şans bizden yanaydı.. Hem babam biraz dinlensin hem de hemen İstanbul'a varalım diye iyi oldu bu.. Doruk yürümek istedi, yürüttüm ama 2. turun sonunda kucağıma koydu kafasını, hiç hali yoktu kuzumun.. İyice halsizleşti.. Merve hocamıza yetiştik ve Şifa'da şifa bulmaya geldik.. Hemen yatışımız yapıldı, yine damar yolu yine serum maceraları.. Doğduktan 1 yıl sonra aynı odada kaldık yine, tesadüf bu ya.. Alerjimiz sebebiyle kırmızı bileklik takıldı Doruk'a, gerçi takılmadı daha da sinirlenmesin diye, serum askısına koyduk. Yalnız da değildik zaten hastanede, benim diğer oğluşum da görünmez bi kaza sonucu yatmıştı hastaneye.. Poyraz abimizin doğum günüydü bir de o gün, 7 Eylül'de orada minnacık bir bedende kocaman bir yürek olarak dünyaya gelmişti.. 3. yaş gününü de orada kutlamak istemiş olmalı ki işte, görünmez kaza.. Kaşla göz arasındaki mesafe.. Aynı katta sürekli odalar arasında gezdik durduk, yoldan geldiğimiz ve yorgun olduğumuz için Buket gelip gelip kontrol etmiş serum kordonu Doruk'a dolanmasın diye, yazık kızcağıza da.. Hemşire ablalarımız çok tatlıydı ama bizim oğlanda beyaz fobisi başladı tabi, hep bi dudak bükme hep bi isyan modu :) Beslenme sıfır olduğu için iştahı açılsın diye seruma vitamin de katıldı, ertesi gün alerjisi için diyetisyen gelip yiyebildikleri hakkında bilgi aldı ve Doruk'a özel alerjisine uygun yemekler gönderildi. Bu gerçekten çok hoşuma gitti.. Ben ona ne çorba yapabilirdim orada ne şeftali pişirip püresini.. Hepsi sıcak sıcak geldi, sağ olsunlar.. Bi önceki yattığımız da hastane bu da.. Gelip biraz ders alsınlar, öğrensinler bence. Alerjiyi sinek ısırığı falan sanıyorlar bence Edremit'tekiler!
Yasemin hocam da oyalansın diye vak vaklı serum askısı buldu bize :) Canım doktorum benim.. Salı günü daha iyiydi ama beslenme olmadığı ve ishal devam ettiği için yatışa devam dedi Merve hocam.. O da oğlumun can doktoru, iyi ki varlar hayatımızda.. Ve tabi o kadar istifraya tavan yapan bir reflü ile baş başayız.. Kullandığımız şurup hafif kaldığı için başka bir ilaca başladık, tadını hiç sevmedi hatta kokusunu aldığında kafasını çeviriyor ama yapacak bir şey yok.. Salı günü Poyraz taburcu edildi, bizim odada oynadılar Doruk'la abi kardeş, iyice kaynaştılar da buluşma mekanları hastane yerine park bahçe olsa daha iyi olacak gibi di mi :)


Hala mutlu olabilen bi bebe.. Ziyaretçilerimize çok sevindi kuzum.. Alerjik annelerimizden gelenler oldu, çok ama çok teşekkür ederiz onlara.. Bazen alerji güzel şeylere de sebep olabiliyormuş..


Eda kızım da geldi :)


Abisini bi sevdi bi sevdi kuzucuğum.. Beraber araba oynadılar, çizgi film izlediler.. Keşke evde oynasalardı da ama görmek geçirmek, yaşamak lazımmış işte..


Bu da aile boyu selfie :) ikimiz de doğum yaptıktan sonra o odada yattık.. Geçen sene ben sancı çekerken o odada yanı başımda yine Buket vardı.. Şimdi çoluk çombalak hepimiz ordaydık :) Kaderin cilvesi miiii, tesadüfler zinciri mi bilemedim..

Biz Şifa'da şifa bulduk gerçekten.. Doruk şimdi çok daha iyi.. Halen yemek istemiyor, suyla beslenmeyi tercih ediyor ama bu günler de geçecek inşallah.. En sevdiği kurabiyeye bile ağzını açmıyor kuzum.. Bugün dayısıyla oynadı, enerjisi yavaş yavaş yerine geliyor çok şükür.. Bin bir güçlükle aldırdığım kilolar gitti tabi, süzüldü bebem.. Reflüyü azaltırsak yemeye başlayacak inşallah yine..

Canım oğlum, çok korktum sana bir şey olacak diye.. Elbet çocuklar hasta olacak, böyle büyüyecek de çok zor be kuzum, halen uyuyamıyorum ya kusarsan da ben fark etmezsem diye.. Sen düzel ben sana ne çorbalar yapacağım, çok güzel sebze köfteleri, kurabiyeler.. Hatta tuzlu çubuk bile yapacağım sana..
Anneannen, deden hep yanımızdaydı, seni hiç bırakmadılar.. Geceleri dedeni eve gönderdik ama gündüz deden geldiğindeki sevincin ve ona gel gel yapışını hiç unutamayacağız. Dedesinin birtanesi, dedesinin adamı..
Seni çok seviyorum..



Hastane Günlükleri - 1

Doruk'la güle oynaya yazlığa gittik, 29 Ağustos'ta yeniden tatile başladık kuzucuğumla. Bol bol deniz, kum, güneş, temiz hava.. Ohh misss.. Kuzenim aradı, koli basili salgını var, biz fena yakalandık size de bulaşmasın dedi, Doruk'u uzak tuttum.. Salı gününe kadar tabi, boynuna kadar soktum denize ve sanırım mikrobu aldık :(
Çarşamba gecesi sabaha karşı feci ağlama ve şiddetli istifrayla uyandı Doruk. Kendini yatağın içinde oradan oraya atıyordu ağrısından, 5 dakika uyuyup ağlaya ağlaya uyandı hep. Sürekli istifra etti. Sabah telaşla çocuk doktorumuz Merve hocayı aradım, insanın şaşkınlığı işte unuttum izin günü olduğunu sabah sabah kabusu oldum :( Sakin ol telaşlanma dedi tabi de devam ederse hastaneye götür dedi. Edremit Körfez Hastanesi'ne götürdüm apar topar, kafasını kaldıramıyordu zavallım. Acilden girdik ama çocuk servisine yönlendirdiler, ya sabır dedim gittim 10 dakika kayıt yaptırabilmek için bekledim neyse bulduk randevu da girdik beyefendinin odasına. Kendisi Profesör! Doruk'un 11. ay muayenesi için de kendisi denk gelmişti, bezle tartmıştı çocuğu öyle bi muayeneydi işte.. Problemimizi anlattım, süt ve çoklu gıda alerjisinin olduğunu, ilaç veremediğimi, o an su bile içemediğini söyledim. Hiç abartısız en fazla 5 dakika muayene etti, ishal ve ateşi olmadığı için tahlile gerek duymadı ve sepet havası! Haa bir de süt ver dedi(anne sütü değil, pastorize süt!). İşte bu kadar iyi dinlemişti beni ve alerji hikayemizi. Bulantısı kesilsin diye fitil verdi, verdi de ben ne çocuk doktorumuza ne de alerji için gittiğimiz hocamıza sorup onaylarını almadan 1 adım bile atmadım. Aylardır alerji ile boğuşuyoruz, tek bir ilacın bizi alt üst etmesini istemem...
Eve geldik Doruk'ta devam ediyor istifra durumu, fitil de işe yaramadı, fazlası da sıvı kaybı olacak yine aynı hastanenin aciline bu defa. Bir çocuk doktoru ki ah ahh.. Bir posta da ona anlattım alerji hikayemizi ve "seruma ilaç katılmasın lütfen" dedim. "Benim işime karışma, şimdi sizi gönderip sabah bakan doktor da baksın diyebilirdim" dedi, bu ne kendine güven yaaa, maşallah! Yine bir ya sabır çektim de oğlumun serumunu bekledim.. Çocukluğumdan bildiğim hemşire Emine abla vardı, oradaymış o da, Allah razı olsun ondan.. Neyse, acildeki doktor diyordum, Doruk bir kez de orada istifra edince yoğurt ver dedi bana.. Şaka gibi ya yoğurt ver, yoğurt diyo! Ah ne güzel dinlemiş beni, işine karıştırmıyor ama yoğurdu yediriyo, ohhh afiyet bal şeker olsun.. Cacık da yapalım, misss..
Sinir bozukluğuyla eve geldik gece olmuş saat bilmem kaç, Doruk yine çıkarttı.. Ertesi gün yine hastane yine prof amca.. Aaa sen hala kusuyo musun dedi, evet kusuyor ve bizim takiplerimizi yapan doktorumuz şu şu şu tahlillerin yapılmasını istiyor dedim. Çünkü kendisi o kadar ilgisiz, alakasız, snob biri ki.. Neden, kendisi sizi İstanbul'dan mı tedavi edecekmiş, buradaki doktorlara güvenmiyor musunuz, o zaman ona sorun sorularınızı, her kusarak geleni yatırsak ohoooo hastanede yer kalmaz diye sıraladı ve bende film koptu.. Evet sizlere hiç güvenmiyorum çünkü benim sapasağlam babaannem o hastaneye gelip tabutla çıktı, neden çünkü umursamaz bir doktorun bayramda babaannemi umursamaması yüzünden.. Ağır bir ilacı doğru düzgün anlatmadan verip de ve de yan etkileriyle ilginmediği için.. Yine neden güvenmiyorum biliyor musun, ben bi tarafımı yırta yırta bu çocuğun alerjisi var, ateşlense de ilaç veremiyorum bla bla bla diye anlatıp da sen bana süt ver diyorsan öğren de gel derim sana! Yatıracaksın arkadaş, benim canım kafasını kaldıramıyor orda, sen benimle dalga geçer gibi ohoooo her geleni diyorsun.. Ne diyorsun sen ya?? Gözüm dönünce annemi susturmaya çalışıyo bir de.. Bu kadar terbiyesizlik olmaz.. Ha bu arada İstanbul'dan mı tedavi edecek demiştin ya, zamanında Amerika'dayken tedavi etmişti Doruk'u, İstanbul mesafesi ne ki.. Emin ol senden daha iyi tedavi ediyor! Yatışımız yapıldı, koğuş gibi bir yere gönderdiler bizi, günü birlik yatış yerimiymiş neymiş.. Sağlam olsan hasta çıkarsın yani.. 1 saate yakın çocuk hemşiresi bekledik gelsin de damar yolu açsın diye, önceden randevuyla oluyor herhalde damar yolu açmak da! Neyse akıl ettiler de bizi bi oda buldular çok şükür, Cuma günü yattık hastanede, Doruk'un serumla uyuma benim uyumama maceram başladı tabi.. Gece 2 saat uyudum, annem uyanıktı o sırada hemşire gelip serum değiştirdi. Sabah 06:30-08:00 arası yine uyudum ve yine hemşire geldi, kesin benim için ne rahat anne beee bütün gece uyudu da anneanne bütün gece ayaktaydı diye dedikodumu yaptılar :) Düşünüp düşünüp buna gülüyorum.. Doruk yine istifra etti tabi, o ayrı..
Cumartesi günü çıktık hastaneden, iyi görünüyordu da Pazar günü kabus geri döndü, ishalle birlikte hem de.. Merve hocayla konuşuyorum bi yandan, sakinleştirmeye çalışıyor beni ama çocuk kafasını kaldıramıyor ki ne sakinliği bende.. Devam ederse getir İstanbul'a dedi ve bitmedi istifralar.. Tekrar Körfez Hastanesi ve tekrar çok bilmiş doktorları çekemeyecektim.. Ağladım, çok ağladım oturdu da göz yaşlarımı sildi benim oğlum..
Ben ona kıyamadım, o bana..
Ah kuzum dedim, sen bir iyileş bir daha çığlık atmana kızmayacağım, seni susturmaya çalışmayacağım.. Ne zormuş ya evladının hasta olması, elinden bir şey gelmemesi..