18 Kasım 2018 Pazar

Deniz Doğdu Doruk Abi Oldu

Öyleydi böyleydi, hava sıcaktı, ay ne zaman doğacak derken geldi minik kuzum.. Hatta ben bu satırları yazarken kendisi 3,5 aylık oldu bile maşallah :)

Yaz demek tatil demek, benden çok Doruk için istediğim yazlık günleri demek.. Tabii Deniz'e olan hamileliğimin sonu da yaz ortasına geldiği için o sıcaklarda İstanbul yolları göründü bana. Doruk'u yazlıkta bırakıp Hamdi'yle döndük.. Zaten hormonlar tavan, oğlumu bırakıp gelmek ekstra acıttı içimi ama o sıcakta evin içinde kurdeşen dökerdi garibim. İlk defa o kadar ayrı kalacaktık, işler yolunda gider ve zamanında doğum yaparsam 3 hafta, Deniz bey erken gelmeye karar verirse daha erken.. Her gün annemden gelen fotoğraflarla videolarla avundum, ordan sevdim Doruk'umu ve bolcana da ağladım tabi.. Annemle her konuşmamızda doğum için sizi bekliyorum ona göre diyordum(bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş :)) Perşembe günü geldiler nihayet, nasıl sarıldık kuzumla, ağla ağla bi hal oldum tabi yine ben.. Allah ayırmasın kimseyi evlatlarından.. Akşamına da apar topar hastaneye gittik zaten, ama ayrıntıları azzzz sonra :)

O 3 haftalık süreçte neler yaptım neler :) Dorukcuğum ilerde bir gün okursun belki bunları, kızma bana :) Uzun zaman sonra bi başıma kalınca boş boş gezindim habire. Hamdi'yle az da olsa vakit geçirebildik. Hayatımdaki en lezzetli mısır ekmeğini yedim, tarif istedim mekan sahibinden ve gece sonunda tarifle birlikte büyükçene bi parça mısır ekmeği de verdiler bana :) hamilelik güzel şey :) O sıralar doğum izninde olan Nihal'le çok eğlendik, bayağı bi yedik yeni tatlar keşfettik(biri hamile biri emzikli-bu da ne demek oluyorsa ama emzirene öyle diyorlar- olunca gözün dönebiliyormuş. İyi ki de Ceviz Ağacı'ndaki o adrinoyu keşfetmişiz, şimdi alerji diyeti şeysinden göz ucuyla bile bakamıyorum) 37. haftamda yine Eminönü yolları taştan dedim ve o sıcakta düştüm yollara, boncukları az almışım, yine aldım :) Annemin telefondaki baskılarıyla hastane çantamı hazırladım, öyle bekledi durdu zavallı çantacık beni :) Evim temizlendi, bebek için ekstra temiz oldu hatta (Reyhan ablam sağolsun). O akşam Nihal'lere yemeğe gittik, bahçede keyif yaptık hatta giderken Hamdi'ye sancım var sanırım dedim de aman sağda solda doğurma dedi sağolsun :)  Derken ertesi gün annemler geldiiiii, Doruk'um geldi :)

Zavallı anneciğim gelir gelmez dağ gibi ütüler içine gömüldü.. Hamilelikte ağırlaşmak nasıl oluyor bu duyguyu pek tadamadım ama son günlerde çabuk yorulmaya başlamıştım. O sıcakta ütü yapmak bayağı bi işkenceydi ve en son oturarak yapmıştım ütüleri. Akşam yemeğimizi yedik(hatta bayağı abartı da yedim) çay faslına geçilmişken bende anakucağının kılıfını geçiriyordum ki bi değişiklikler olmaya başladı. İlk önce anlamadım ne olduğunu, bi duşa girdim çıktım falan herşey yolunda, Deniz'in keyfi yerinde ama değişik bişeyler var.. Ben ne bileyim Doruk'ta suyum gelmedi ki, kontrole gittim doğum yaptım, normal süreç nasıl ilerliyor bi fikrim yok yani.. Doktorumu aradım ve sanırım suyum geliyor dedim.1 saat sonra yine konuşalım diyerek kapattık telefonu. Hamdi'yi çağırıp durumu anlattım, sanırım Deniz geliyor diye, ama kendisi gayet rahat salona gidip tv izlemeye devam etti :) Daha 1 saat varmış doktorla konuşmaya, panik yapacak bi durum yokmuş onun için :) Anneme sakin sakin durumu söylemeye çalıştım ama kendisi yine panik heyecan içinde eli ayağına dolaştı :) Aslında benden alışmaları lazım, hiç bi işim planlı programlı bir akış içinde olmadı, olmuyor :) Karnım ağrıyor diye giderim apandistim patlamak üzereymiş apar topar ameliyata alırlar, kontrole giderim doğum başlamış olur kucağıma Doruk'u verirler :) en son sanırım kalp krizi geçiriyorum diye gittim acil safra kesesi ameliyatına aldılar.. Hep bi aksiyon.. Neyse işte bunda da gecenin yarısı hastaneye gittik(Dorukumla 1 gece bile geçiremeden :( ) ve sağ olsun her zamanki gibi Buket yetti yetişti yanıma.. Başta annemleri istemedim çünkü kaç saat süreceği belli değil ne olacağı belli değil, Doruk evde falan derken ama içleri rahat etmedi, annem ve kayınvalidem geldi hastaneye.. Gece yarısı hastane koridorlarını arşınlayan bir Buket bir Aslı var ama Deniz beyin gelesi yok.. Açılmam durdu, kaldı 2 cm'de.. Suni sancı istemiyorum çünkü hissi berbat.. Kendi sancımı hissetmiyorum, hissetmediğimden bebek inmiyor aşağı.. Uyumaya çalışıyorum uyuyamıyorum, yürüyorum bi değişiklik olmuyor.. En sonunda pes ettim sabaha karşı 4:30 gibi verdiler suni sancıyı.. Zaten sonrası çorap söküğü gibi geldi. Saatlerce ilerlemeyen açıklık 1 saatte 6 cm oldu.. Bi yandan annemi uyutmaya çalışıyorum çünkü hem yoldan geldi hem sonraki süreç çok yorucu olacak.. Sancım geldikçe dişimi sıkıyorum ki görmesin annem halimi.. Hep Deniz'le konuştum, hadi oğlum çok az kaldı, az sonra alacağım seni kucağıma, dayanmamız lazım diye diye telkin ettim kendimi. Ebe bi ara geldiğinde iyi bişey söyle yoksa sezeryana alın dedim ama herşey yolunda birazdan doğumhaneye gideriz dedi ve çıktı. Aradan 5 dakika geçti geçmedi anne çabuk çağır ebeyi, geliyor dedim. Resmen bebeğin inişini hissettim.. Tabiki orda doğurmadım :))) Hemen doğumhane yolları.. Az daha koridorda doğuruyordum teknik aksaklıklar yüzünden(oysa ki bi gece önce Hamdi bana sağda solda doğurmayasın demişti, hala gülüyorum buna :))) ) 20.07.2018 sabah 07:00'da Çirkin ördek yavrusu dünyaya geldi şükürler olsun.. Çok eşsiz bi duygu.. Allah isteyen herkese yaşatsın inşallah.. Doruk'ta sancı çekerken çok yorulmuştum ve doğduğu anda kolumu kaldıracak halim bile yoktu ama Deniz'de çok yorgun olmama rağmen enerjim yerindeydi. Dokundum öptüm ve şükrettim..

Kapı süsündeki yazıyı bile gece Buket hastanede yaptı :)

İlk buluşmamız :)
Başardım mutluluğu :)
Doruk'tan Deniz'e ilk öpücük..

Deniz'i bebek bakım odasına götürdüler, sonra beni odama indirdiler ama o da ne, Deniz'e kavuşan herkes onun yanında ben odada yapayalnız :) Kimsecikler yok, insan bi der bu kız doğum yaptı, birimiz de onu bekleyelim.. Anaaam çocuğu bulmuşlar anasına bakan yok :) Şaka yollu söylendim bitti mi benimle işiniz diye :) Emzirme seansları başladı tabi, o kadar küçük ki bi yerine birşey olacak diye korkuyorum resmen.. Neyse emdi, ilk kakayı yaptı falan filan gelen giden derken hiç uyuyamadım tabi(gelen herkes sağ olsun, yalnız bırakmadılar bizi). Akşam erken uyuyayım dedim, dedim demesine de kafamı yastığa koyduğum an başladı mıkırdamaya. Yapıştı memeye bırakmıyor, ama bi yandan da çok huzursuz.. Hava sıcak ondan mı, rahat mı değil falan derken anam benim sütüm gelmemiş ya.. İlk sütü emmiş ama devamı yok.. Meğer açmış çocuk.. İyi ki yanıma Neocate almışım ne olur ne olmaz diye. Doruk'tan gelen bi alerji geçmişimiz olduğundan her ihtimale karşı inek sütü bazlı mama veremezdim Deniz'e.. Az bi mama verdik sustu kuzum, uyudu biraz. Ama evde de biraz sıkıntı çektik, hiç indirmedim kucağımdan. İstedikçe emzirdim, sütüm gelsin diye hep emzirdim hatta.. Neyse galip gelen ben oldum bu konuda ama "aman kucağa alışır, aman çok tutma kucağa alışır, aman şöyle olur kucağa alışır"lar bitmedi.. Bitmesin de, alışsın kucağa. Çekeceksem ben çekicem, 9 ay karnımda taşımışım kucağımda da taşırım.. Klasik sarılık da oldu tabi Deniz, hatta uzun süreli oldu.. Tehlikeli seviylere çıkmadı ama temkinli olmak lazımdı, anne sütü sarılığıymış küçükbeydeki sıkıntı, çok şükür geçti..Tabi ki yine bol bol emzirerek :) 18 günlükken sünnetini de yaptırdık, Doruk'u sünnet eden cerrah Salih Somuncu'nun kapısını çaldık yine. Kesinlikle tavsiye ederim, hem çok güler yüzlü hem de sıkıntısız bir süreç geçirmenizi sağlıyor, güven veriyor.. Tabi eve gelince Deniz'in ağlamasına keşke yaptırmasaydım dedim ilk anda(sonra hatırladım Doruk'ta da aynı şeyi demiştim :) ). Sadece o gün huysuzlandı, sonrası gayet iyi maşallah.. Küçücük minnacık ama o da biliyor acının ne demek olduğunu, küçük kuzum..

Deniz 3 haftalık olunca yazlık yolculuğumuz başladı :) İyi ki gitmişim yazlığa, inanılmaz iyi geldi ve bence o yüzden lohusa depresyonu denen şeyi yaşamadım.. Haa ilk başlarda Deniz bana yapışık ben koltuğa.. Güya temiz hava almaya gittik ama ben içerde tekli koltuğa yapışmış bi pozisyonda takılan bi insan.. En sonunda dedim olmayacak bu böyle, en azında uyurken emzikle uyusun. Deniz attı emziği ben geri verdim, o attı ben geri verdim sonunda az da olsa başardım :) Normalde yavaş yemek yiyen ben Deniz'le birlikte jet hızında yeme hızına eriştim.. Bir de alerji diyetine başladım tabi. Belirtiler önüme önüme gelmeye başladı, hop tüm yiyeceklere kısıtlama geldi. Önümde ne masalar kuruldu misafirler için, 1 parça bile almadım. Sütün çeker, aman ne olacak al bi çatal, ucundan tadına bak tahriklerine kapılmadım ve yemedim.. Eğer kendim için diyette olsam ohoooo kaç kere bozmuştum o diyeti ama söz konusu evlat olunca eli bile gitmiyor insanın.. Bu arada süt çekmesi diye bir şey yok, inanmayın yani ona.. Yemeyin, valla gerek yok.. Bazı şeyleri canım çok istedi yalan yok, girdim mutfağa benzer ne yapabilirim diye uğraştım. Becerdim beceremedim ama nefsimi körelttim en azından.. 33 yıl yemişim, biraz da yemeyeyim..
Hazır güzel havaları yakalamışken her akşam üstü yürüyüş yaptık, ailece mis gibi temiz havaya doyduk :) Deniz sezonunu erken kapattım bu sene tabi, üşütürüm ederim korkusuyla girmedim doğumdan sonra da.. Ve ilginçtir ki Doruk da kapattı.. Denizden çıkartamadığımız çocuk yanına bile yaklaşmaz oldu.. Kardeşinin adıyla aynı olması etkiledi sanırım. Çocuk sudan nefret etti bi süre :( Zaten 10. günde çok fena bir patlama yaşadı. Baktı ki eve gelenler Deniz'i götürmüyor tepkisini gösterdi, hem de ne gösterme.. Çok dokunudu bu durum bana, hatta herkese.. Çok uysal bir çocuk normalde Doruk ama inanılmaz tepkiler verdi. Hatta bi akşam seni uyutayım mı dediğimde öyle bi süzdü ki beni içim acıdı. Gidip yanına yattığımda sarılıp sırtımı sevdi.. Ağladık tabi bolca annemle birlikte..
Hani şu büyüme atakları oluyor ya bebelerde, o Deniz' e bir geldi anam anaaam ben bittim yani. Annemler o gün İstanbul'da düğüne gitmek için yola çıktılar, biz bi kaç saat Doruk ve Deniz'le yalnız kalacağız akşam da uçakla Hamdi gelecek. Uçak saatlerce rötar yaptı, Deniz'İn içine bir şey kaçtı. Tamam normalde de sakin bi çocuk değil ama abooo bir ağlamak bir ağlamak saniye bırakamıyorum kucağımdan. Katıla katıla ağlıyor.. Doruk'a yemek hazırlamam lazım, yok imkanı yok bırakamıyorum. Deniz huysuzluğuna ağlıyor ben Doruk aç kaldı diye ağlıyorum. Yan komşumuz Hanife teyze ben tutayım sen yap dedi kadıncağız ama nerde vereyim, bırakmıyor beni. Yalın ayak sokağa fırladığımı hatırlıyorum, ancak öyle sustu bi ara ya da yorgunluktan bayıldı garibim.. Komşular aç bu çocuk aç ondan ağlıyor der, biri benim torunuma mama veriyorlar hiç ağlamıyor der, işte herkesin söyleyecek bir  şeyi vardı.. Biri de çocuğun kolunu bacağını çekmeye kalktı, irkilip susacakmış.. Allahım sana geliyorum dedim o ara :) Ben psikopat anne, çocuğa mama vermem aç bırakırım, öyle bi izlenim bıraktım sanırım etrafta :)))
Yazlık herşeye rağmen iyi geldi bize.. Bana, Doruk'a ve Deniz'e.. Hamdi yine evlat hasreti çekti ama ben alıştım artık diyor garibim.. Bazen çocukların mutluluğu bizim isteklerimizin önüne geçebiliyor.. (Doruk şimdi de dede dede diye geziniyor, Çanakkale yolları göründü bize :) ) Bu arada bizde hiç bir şey sakin sakin ilerlemediğinden apar topar annem de ameliyat oldu.. Üst kata çıkmıştı, 10 dk falan sonra bi çıktım yanına bütün kanı çekilmiş vücudundan, suratı kireç gibi.. Hadi hastaneye diyorum ama yok o önce bi evi süpürdü ancak öyle gitti.. Safra kesesi taşı onda da varmış ve acil ameliyat dediler. Ertesi gün eve eşya almaya geldi, hazır gelmişken ütüleri de yaptı gitti sağ olsun.. Ailece normal değiliz :)) Safra kesesinden oluşan boşluğa madalya koysalardı keşke..
2018 yazını böyle kapattık çok şükür..


Sık sık sevgili çocuk doktorumuz Merve Başkan 'ı rahatsız ettim :) Oradaki çocuk doktorumuz da çok iyi Allah' şükür, hiç sıkıntı yaşamadım.. Döndüğümüzde de Merve hoca sarıp sarmaladı zaten bizi hemen sağ olsun.. Bir yandan da alerji için Fügen hocamızın kapısını çaldık tabi. Çok şükür Doruk çok çok iyi durumda, artık solunuma çevirmemesi için takipte olacağız ama Deniz yeni hastası.. Ben zaten demiştim hocam biz sizi bırakamayız, ayrılamayız diye :) Yine emin ellerdeyiz şükürler olsun..

Aslında aklımda olan ve yazmam gereken o kadar çok şey var ki, uzattıkça uzatmak istemiyorum.
Özetle evlat kokusu harika bir şey.. Allah her isteyene bu duyuguyu yaşatsın inşallah..


39. hafta hatırası :)

Babaanne ve anneanne mutluluğu

Anneanne ve dede kavuştu :)






Hastanede ilk gece.. Yorgun ama mutlu yüzler :)


Hey.. acaba kalıcı mısın bu evde??

Sonunda 4 kişilik bir aile olduğumuzu kabullendi.. Dille değil ama eserleriyle anlattı bunu bize..

Biz şimdi 4 olduk ama aslında biriz.. Birbirimiz için biziz..
Çok sevgi, çok aşk, çok mutluluk..
Çok şükür..

*Bu yazıyı tamamlamak için tam 4 sefer pc başına geçtim ve sanırım artık başardım. Bitirene kadar Deniz 4 aylık oldu bile :))))

**Fotoğraflarım için sevgili arkadaşım Esra'ya çok ama çok teşekkür ederim..